“Bal, polen, propolis ve arı sütünü hepimiz biliyoruz evet ama apilarnil ve ana arı larvası nedir?” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız çünkü bu ürünlerin ülkemizde kullanılmaya başlaması bizim liyofilizatör denen makineyi geliştirmemizle başladı. Şimdi gelin bu ürünleri yakından inceleyelim.
Apilarnil, erkek arı larvalarının olgunlaşmadan önceki 3-7 günlük larva dönemidir. Viskoz yapıda olan erkek arı larvası, krem rengi olup karakteristik bir yumurta kokusu taşımaktadır. Hem yumurta hem de larva gövdesinde bulunan besleyici bileşiklerin toplamından dolayı yüksek biyolojik aktiviteye sahiptir. Apilarnil arı larvasının temel yapıtaşı olan bütün esansiyel aminoasitleri içermesinden dolayı “tam gıda” olarak değerlendirilmektedir. Yapısında su (%65-75), proteinler (%9-12), karbonhidratlar (% 6-12), yağ asitleri ve lipitler (% 3.5-8) K, Na, Ca, Mg mineralleri (% 1-1.5), amino asitler (treonin, lösin, izolösin, metionin) ve ayrıca testosteron, prolaktin, progesteron ve östradiol gibi cinsiyet hormonları bulunmaktadır.
Rumen arıcı Nicolae Iliesiu 30 yıl önce ördeklere kesilmiş şişkin petek gözlü balmumlarını yemeleri için vermişti. Bunları yiyen ördeklerin diğerlerine göre daha hızlı büyüdüğünü fark etti. Bu gözlemi takiben, deneyi tekrarladı. Erkek arı larvası yiyen civcivlerin kontrol grubuna göre daha hızlı büyüdüğü sonucundan emin oldu. Apilarnil” adı da bu Rumen bilim insanı tarafından türetilmiştir. Iliescu, Latince’den arı anlamındaki “Api”, larvanın kısaltması olan “lar” ve kendi adının baş harflerinden oluşan “nil” kısatmalarını kullanmıştır.
5-7 gün arasındaki erkek arı larvaları 250-300 mg ağırlığa sahiptir, vücudu ana elementleri içerir ve tüm vücudundaki programlar tamamlanır. Bu aşama sperm üretme potansiyeli en yüksek olduğu evredir. Aynı zamanda larvaların besleyici materyal rezervleri bu yaşta en yüksek seviyededir. Erkek arıda 3.6-12 milyon sperm hücresi üretilir. Erkek arıların tek işlevi kraliçe arıyı döllemektir. Kraliçe arıyı dölleyen erkek arılar ölür.
Yapılan üniversite çalışmalarında apilarnilin sperm sayısına ve kalitesine katkı sağladığı kanıtlanmıştır. Testosteron eksikliği tedavilerinde destekleyici olarak kullanılmaktadır. Yoğun katabolik etkisi ile güçlü bir enerji vericidir. Çocukların gençlerin gelişimini destekler.
Yüksek protein içeriği sayesinde sporcular tarafından besin takviyesi olarak kullanıldığında kas kütlesinde artış gözlenmiştir. Vücutta dayanıklılığı artırmaktadır.
Ana arı larvası kovanın kraliçe arısıdır ve her kovanda bir tane bulunur. İşçi arılar aralarından bir tane arıyı kendilerine kraliçe olarak seçerler ve onu özel olarak arı sütü beslemeyle başlarlar. Kraliçe arı tüm hayatı boyunca arı sütü ile beslenen tek arı cinsidir. Bu nedenle arı sütü üreticileri tarafından üretilmektedir. Her bir ana arı gözünde bir adet ana arı larvası ve altında arı sütü bulunmaktadır. Üreticiler önce larvaları toplarlar sonra da arı sütlerini toplayarak üretimlerini yapmaktadırlar.
Ana arı larvaları aynı erkek arı larvaları su (%65-75), proteinler (%9-12), karbonhidratlar (% 6-12), yağ asitleri ve lipitler (% 3.5-8) K, Na, Ca, Mg mineralleri (% 1-1.5), amino asitler (treonin, lösin, izolösin, metionin) içermektedir. Ana arı larvaları, oldukça değerli besin madde komponentleri barındırmaları nedeniyle vücuda enerji verme, hücre yenileme, üreme fizyolojisini düzenleme, nörodejeneratif rahatsızlıkların tedavisi gibi çeşitli sağlık problemlerinin çözümünde tıbbi tedaviyi tamamlayıcı rol üstlenmektedir.
Ana arı larvaları menopoz dönemindeki uykusuzluk, stres, bunalma gibi etkileri oldukça azaltmaktadır. Östrojen hormonunu dengeleyen özelliğe sahiptir.
Peki gelelim bu ürünlerin bu zamana kadar yaygın olmamasının sebebine…
Arı larvaları yüksek miktarda su içeren ürünlerdir. Hasat edildikten sonra doğrudan derin dondurucuya girmediği takdirde hemen bozulurlar. Çok uzun yıllardır Asya, Orta ve Güney Afrika, Tayland, Çin gibi ülkelerde ham halde tüketilmektedir. Fakat bu şekilde tüketmek ve saklamak zordur. Bunun için bu ürünlerin liyofilize edilmesi yani dondurarak kurutulması gerekmektedir. Bu şekilde besin değerleri korunarak içlerindeki su alınmış olur.
Bu zamana kadar ülkemizde bu arı ürünlerini liyofilize edecek bir makine bulunmamaktaydı. Apilarnil üzerine yıllardır çalışmalar yapan bir üniversite hocası sayesinde bu makineyi geliştirdik ve arı ürünlerini liyofilize etmeyi başardık. Bu şekilde bu değerlendirilmeyen arı ürünleri tüketilebilir ve saklanabilir hale geldi.
İnsan sağlığının korunması ve hastalıkların tedavisinde destek sağlaması amacıyla bu doğal ürünlerin kaliteli ve sürdürülebilir arıcılık içerisinde üretilebilmesi, apiterapötik etkilerinin klinik bilimsel araştırmalarla belirlenerek kullanımının yaygınlaştırılması gereklidir. Ana ve erkek arı larvası üretimi, arıcıların bal dışında yeni arı ürünleri üretimine yönelerek, üretim döneminde oluşabilecek riski azaltmasına ve düzenli yüksek gelir elde etmesine olanak sağlayacaktır.
Sepetiniz şu anda boş.